ANTALYA DÖŞEMEALTI İLÇE MİLLÎ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ

DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ ÖĞRETMENLERİ GELİŞİM PROGRAMI(DÖGEP) NİSAN-MAYIS AYI FAALİYET RAPORU

DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ ÖĞRETMENLERİ GELİŞİM PROGRAMI(DÖGEP)   NİSAN-MAYIS AYI FAALİYET RAPORU

DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ ÖĞRETMENLERİ GELİŞİM PROGRAMI(DÖGEP

                         NİSAN-MAYIS AYI FAALİYET RAPORU

 

Toplantı No:4

Toplantı Tarihi:18/05/2022

Toplantı Yeri:Şehit Volkan Canöz Anadolu İmam Hatip Lisesi Toplantı Salonu

Toplantı Saati:15:30

Katılımcı Sayısı: 26

Faaliyet Konusu: Milli birlik ve bütünlüğümüzü tehdit eden unsurlar ile DEAŞ ve FETÖ gibi din istismarı yapan oluşumlara yönelik farkındalık oluşturma bağlamında DİKAB dersinin önemi

Görevli Öğretmenler: ORHAN İNCE (Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmeni)

                     NURAN İNCE (Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmeni)

 

Görevli öğretmenler tarafından "Milli birlik ve bütünlüğümüzü tehdit eden unsurlar ile DEAŞ ve FETÖ gibi din istismarı yapan oluşumlara yönelik farkındalık oluşturma bağlamında DİKAB dersinin önemi" konulu sunum gerçekleştirildi.

Sunum:

 Giriş; Din istismarı, dinin ve dinî değerlerin ekonomik, politik vb. çıkar elde etmek amacıyla kullanılmasıdır. Din, tarih boyunca birey ve toplum için çok önemli bir değer olmuştur. İnsanın düşüncelerine,davranışlarına, toplumsal ilişkilerine yön vermiştir. İnsanlar dinleri ve inançları uğruna zamanlarını, mallarını, mülklerini, yeri geldiğinde canlarını feda etmekten çekinmemişlerdir. Din söz konusu olduğunda birçok fedakârlık yapmışlardır.

 

Gelişme;Din istismarının siyasi, ekonomik ve sosyal bazı sebepleri vardır. Siyasi erki ele geçirme isteği, ekonomik sıkıntılar, köyden kente göç, teknolojik alanda yaşanan hızlı gelişmeler ve bunun yol açtığı sorunlar, ailelerin ilgisizliği, din eğitiminin yeterli ve gerekli düzeyde verilmemesi vb. sebepler din istismarını kolaylaştırmaktadır. Dini istismar eden kişi ve gruplar, özellikle ekonomik ve sosyal durumu dezavantajlı olan gençleri ve çocukları hedef almakta ve kullanmaktadırlar.

Dinin istismar edilmesi pek çok olumsuz sonuç doğurur. Esasen dinin istismarı, her şeyden önce dine zarar verir. Dinin istismar edildiği toplumlarda dinî olanla olmayan birbirine karışır. Toplumda hurafe ve batıl inanışlar yaygınlaşır. Dinin değer olmaktan çıkarılıp istismar aracı olarak görülmesi, toplumda insanları dindar görünmeye, ikiyüzlülüğe sevk eder. Din istismarı, insanların dine olan inancını ve bağlılığını azaltır.

Geçmişte olduğu gibi günümüzde de FETÖ (Fethullahçı Terör Örgütü) ve benzeri illegal örgütler,dini istismar etmektedir. Esasen dış güçlerle bağlantılı olan ve onlara hizmet etmek hedefi üzerine kurulan FETÖ, yıllarca asıl amacını halktan gizlemiş; kendisini dine ve dinî değerlere son derece bağlı, samimi Müslüman bir oluşum olarak sunmuştur.

 

İslâm tarihinde din istismarı üzerinden kurulan yapılar "nifak" kavramı ve "münafık" karakteri şeklinde ortaya çıkmıştır. Nifak hareketlerinin öncüsü olarak bilinen Abdullah b. Übeyy b. Selül ve çevresinde öbeklenen münafıklar, Medine'nin Hz. Peygamber'e bağlılığını bitirmek ve yönetimi ele geçirmek adına sinsi planlar yapmışlardır. Görünüşleri, kıyafetleri, oturuşları, kalkışları, ibadetleri, sözleri ve davranışlarıyla mümin gibi davranan münafıklar, ulaşmak istedikleri nihai hedef uğruna hile, yalan, iftira, ihanet, ikiyüzlülük, devlete ait bilgileri düşmana sızdırma ve düşmanla iş birliğine girme gibi her türlü yöntemi uygulamıştır.

Din istismarı konusu, bugün İslâm ümmetinin birlik ve beraberliğini tehdit eden ciddi bir güvenlik meselesine de dönüşmüştür. Dinî olduklarını ve İslâm'ı temsil ettiklerini iddia ederek bozgunculuk yapan, kan döken FETÖ, DEAŞ, el-Kaide, Boko Haram gibi terör örgütleri, en büyük zararı Müslüman toplumlara, birlik ve beraberliğimize, geleceğimize ve gençlerimize vermektedir.

 

FETÖ Nasıl Bir Zeminde Doğdu?

FETÖ ve benzeri örgütlerin İslâm ülkelerinde ortaya çıkışını hazırlayan birtakım sebepler vardır. Bunların başında belirli dönemlerde dinî yaşantının baskı altına alınması ve din eğitiminin kesintiye uğratılması gelir.

Kur'an ve Sünnet ışığında sağlıklı, dengeli ve şeffaf bir din eğitimi engellendiğinde, manevi ihtiyaçlarını gideremeyen ve dinî bilgi eksiği olan insanlar, istismara açık hâle gelmektedir

Diğer yandan dinî hassasiyetlere sahip insanların yıllarca kamu kurumlarından ve idarî kadrolardan uzak tutulmaları, FETÖ'nün her türlü hile ve düzenle kendi kadrolarını devlet kurumlarına sızdırmasına zemin teşkil etmiştir.

SONUÇ;

FETÖ ve Benzeri İstismar Yapılanmalarıyla Nasıl Mücadele Edelim?

15 Temmuz'da görüldüğü gibi,Cenab-ı Hakk'ın rahmet ve inayetinin daima mazlumun, mağdurun ve muhacirin yanında olan samimi Müslümanlarla birlikte olduğunu unutmayalım.

Irk, mezhep veya meşrep yoluyla ülkemizi fitne ve fesada sürüklemek isteyen ayrımcı nifak ve isyan hareketlerine karşı tek yürek, tek bilek olmaya devam edelim

Yüce dinimizin "tek bir harfi bile değişmeyen" bir kitabı vardır. Kur'an son ilâhî kitaptır ve Allah Teâlâ Kur'an'dan sonra herhangi bir şekilde vahiy göndermeyecektir. Bu yüce dinin "en güzel örnek" olma vasfına sahip bir Peygamberi vardır. Onun dışındaki herhangi bir insanın masum ve hatadan korunmuş olduğunu iddia ederek kendisini onun yerine koymaya çalışması kabul edilemez

İslâm, ilmin, hikmetin, aklı kullanmanın önemine vurgu yapan, sorgulamanın gerekliliğini öğreten, varlık âlemi ve indirilen ayetler üzerinde düşünmeyi tavsiye eden bir dindir. İnsanları körü körüne bir ideolojiye teslim olmaya çağıran yapılara karşı, İslâm'ın bu ilkelerini her zaman aklımızda tutalım.

İslâm'ın temel ilkelerine ve ümmetin orta yoluna uyan tasavvufî akımlar, düşünce ve medeniyet dünyamızda ahlâkı, edebi, zarafeti ve insanlığı öne çıkarmak için kurulan irfan ve hikmet mektepleridir. Kur'an ve Sünnet çizgisini aşmadıkça ve geleneğimizin kabullerini sarsmadıkça, dinî ve ilmî faaliyetlerde bulunan, hayır işlerinde koşan farklı oluşumlar birer zenginliktir. Ancak bunların şeffaf, denetlenebilir ve hesap verebilir olmaları gerektiğini, kendi çıkarları için değil, milletimize ve insanlığa hizmet için var olduklarını daima dikkate alalım.

Müslüman toplulukların üstünde "seçilmiş bir cemaat" olarak kabul eden herkesin yanlış yolda olduğunu bilelim. Yönünü Kâbe'ye dönen tüm Müslümanların, bütün farklılıklarına rağmen kardeş olduklarını unutmayalım

Herhangi bir görevin üstlenilmesinde, İslâm'ın "adalet, emanet, ehliyet ve liyakat" gibi temel ölçülerini esas alalım. Kendimiz ya da yakınlarımız lehine kimseyi hakkı olmadığı mevki, makam veya kadroya yöneltmeyelim.

Diğer din mensuplarıyla barış içinde yaşamak ve insanî ilişkiler kurmak İslâm'ın her Müslüman'a yüklediği bir görevdir. Fakat bu insanî durumu istismar ederek İslâm ile diğer dinleri bir potada eritip karma bir din oluşturmaya çalışan "dinler arası diyalog" çalışmaları, inançsız yeni bir nesil oluşturmaya yönelik siyasi ve ideolojik bir tuzaktır. Yaşadığımız toplumda tüm inanç mensuplarıyla iyi ilişkiler içinde olmamız gerektiğini, ancak İslâm'ın son ve hak din, Hz. Peygamber'in de son ve hak peygamber olduğu inancını zedelemeyi amaçlayan çabaların iyi niyetten yoksun olduğunu bilelim.

23-05-202223-05-202223-05-2022

Yeniköy Mahallesi Atatürk Caddesi 5. Sokak Döşemealtı Antalya 07190 Türkiye Müdürlüğümüze Ulaşım için Kullanabileceğiniz Toplu Taşıma Araç Numaraları D15A DC15 86 85 84 - 0 242 421 39 49 0 242 421 39 15

MEB © - Tüm Hakları Saklıdır. Gizlilik, Kullanım ve Telif Hakları bildiriminde belirtilen kurallar çerçevesinde hizmet sunulmaktadır.