
Antalyanın 27 km. kuzeybatısında, Döşemealtı Bölgesinde, eski Antalya-Burdur karayoluna 5-6 km. uzaklıktaki Yağca Köyü sınırları içinde bulunur. Türkiyenin en büyük doğal mağaraları arasında yer alan Karain Mağarası, önünde bulunan traverten ovasından 150 m., denizden ise 430-450 m. yüksekliktedir. 1946 yılında Prof. Dr. Kılıç Kökten tarafından bulunmuş ve kazılar 1973 yılına kadar sürdürülmüştür.
Anadoluda Paleolitik dönemin en önemli merkezi olan bu mağara, Şam (Katran) Dağı'nın Akdenize bakan yamaçlarındaki Mezozoik (İkinci) zamana (yaklaşık 225-65 milyon yıl önce) ait kalkerler içinde, dar giriş ve geçitlerle birbirine bağlı üç boşluktan oluşur. Derinliği 50 m. yi aşar. En üstteki birinci boşluk beş gözlüdür. Kademeli olarak derinleşerek birbirini izleyen daha küçük ikinci ve üçüncü boşluklarda sarkıt ve dikitler görülür.
Karainin Öküzini, Çakırini mağaraları ile Beldibi, Belbaşı kaya sığınaklarından oluşan bütünü içinde önemli bir yeri vardır. Karain Paleolitik Çağdan Demir Çağına değin kullanılmıştır. Grek ve Roma dönemlerinde de dinsel bir merkez olduğu duvarlarında görülen Eski Grekçe yazıtlardan, adaklık ya da mumluk olarak kullanılmış nişlerden ve en üst dolgulardan çıkan çanak çömlek ve kandil parçalarından anlaşılmaktadır.
1985 yılında tekrar başlatılan kazılarda, ele geçen hayvan kalıntılarının aralarında fil, suaygırı, aslan, zürafa gibi bugün Anadolu'da soyu tükenmiş olanların da bulunduğu, sırtlan, ayı, öküz, at, geyik yaban koyunu dağ keçisi gibi memeliler, çeşitli kemiriciler ve yumuşakçaların varlığı saptanmıştır. Ayrıca yabani incir, buğday, zeytin gibi bazı bitki kalıntıları da ele geçmiştir. Her katta ele geçen yanmış kemik ve odun kömürü parçaları, Karain insanlarının başlangıçtan beri ateşi kullandıklarını gösterir.
Alt Paleolitik Çağa ait "el baltası" gibi çift yüzeyli aletlerle birlikte ele geçen taş aletler, Orta Paleolitikten (yaklaşık 140 bin-40 bin yıl önce) Üst Paleolitike (yaklaşık 40 bin-10 bin yıl önce) doğru gelindikçe çeşitlenmektedir. Bu son evredeki taş aletler, daha çok kemik aletlerin biçimlendirilmesinde kullanılmıştır. Anadolunun bilinen bu en eski prehistorik mağarasında birçok taştan aletler yanında Musterien Çağda yaşamış olan Neanderthal tipinde bir insan dişi ile mağara ayısı ve mağara aslanı dişleri bulunması, mağarayı birden üne kavuşturmuştur.
Gene mağaranın dolguları içinde Orta Paleolitik dolgulardan çıkarılan bir çocuk azıdişi ve kafatası parçasından Neanderthal insanının Anadoluda da yaşamış olduğu kanıtlanmıştır
İnsanlık tarihinin başlangıcındaki süreç içinde mağara, Paleolitik, Neololitik, Kalkolitik, Eski Tunç gibi protohistorik çağlarda ve Klasik Çağ´da insanlar tarafından sürekli bir biçimde iskan edilmiştir. Bunun doğal bir sonucu olarak da yaklaşık 11 m´yi bulan kalın bir kültür dolgusu içermektedir. Ancak Karain Mağarasının en uzun süren ve en önemli iskanı Paleolitik Çağ ile ilgilidir. Klasik dönemlerdeki kullanım daha çok Adak Mağara (tapınak) niteliğinde olup, mağara alnı ve dış duvarları üzerinde Grekçe kitabe ve nişler bulunmaktadır. Karain Mağarası´nda yapılan kazılarda elde edilen arkeolojik buluntular, Antalya Müzesinde ve mağaranın hemen yakınında bulunan Karain Müzesi´nde sergilenmektedir. Karain Mağarası turizme açıktır.